MİRAS VE KİŞİLER HUKUKU

AİHM Lokman Ateş Dosyası

14 Mayıs 2024 Yorum (0) 178 Görüntüleme
178

1982 yılında evlenen Lokman ile ****'nin evliliklerinin 40. gününde Lokman, eşinin 5.5 aylık hamile olduğunu anlar. Bir dağ köyünde yaşayan ve oradan hiç çıkmamış olan Lokman yaşananları hemen idrak edemez. O tarihlerde evlilik birliği içinde doğan çocuk o kocanın çocuğudur. “Çocuk kimin döşeğinde doğarsa onundur” anlayışı hâkimdir. Dolayısıyla doğan çocuk Lokman'ın nüfusuna yazılır. Yazılır yazılmasına da gerçeği anlayan Lokman bu yanlışlığın düzeltilmesini ister. Ancak o tarihlerde DNA testi de olmadığından böyle bir yola gidilemez.

Lokman ATEŞ öncelikle Evliliğin Nispi Butlanı Davası açar, bu davada alınan 1986 ve 1987 tarihli kan örneklerine ve ihtimallere dayalı düzenlenen Adli Tıp Raporlarına dayanılarak, DNA testi yapılmadan, çocuğun anatomik ve fizyolojik olarak benzerliği! dikkate alınır ve davanın reddine karar verilir.

Çocuğun kendisine ait olmadığını bilen müvekkil Lokman, 1988 yılında evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle Boşanma Davası açar ve taraflar boşanır. Bundan yaklaşık 20 yıl sonra, 2010 yılında DNA testinin yaygınlaşmasıyla gerçekleri tıbben kanıtlayabileceğimizi düşünerek tarafımızca nispi butlanla evliliğin feshine ilişkin Yargılamanın Yenilenmesi davası açılır. Ancak teknolojik gelişmelerin yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında bulunmadığı ve istemin süresinin (3 ay-10 yıllık hak düşürücü sürenin) geçirilmesi sebebiyle RED kararı verilir. Kararın temyizi üzerine Yargıtay tarafından hükmün onanmasına karar verilir.

Yıllar yıllar sonra; bilinen durumu içine sindiremeyen Lokman nüfusunda kalarak büyüyen çocuğu nüfusundan sildirmek için hak arayışına devam eder. 2013 yılında tarafımızca Anayasa Mahkemesine başvurulur. Ancak “Soybağının Reddi davası açılmadığı, bu sebeple de olağan kanun yollarının tüketilmediği” gerekçesiyle Anayasal başvuru kabul edilmez. Anayasa Mahkemesi kararına binaen Soybağının Reddi davası açılır. Tüm amacımız DNA testi yaptırılarak gerçeğin yalnızca gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Ancak tabidir ki mahkeme tarafından süre yönünden usulden red kararı verilir. 2019 yılında tekrar Anayasa Mahkemesine başvururuz. Ve deriz ki! Anayasa Mahkemesi; sizin gösterdiğiniz Soybağının Reddi davasını açtık, yerel mahkeme süre yönünden reddetti. Esası usule boğdurmayacağınızı düşünerek tekrar; Soybağı Reddi davalarının red kararını önünüze getirdik buyrun...! dedik. Soybağı reddi davasını işaret eden o mahkeme değilmiş gibi 02/10/2020 tarihinde “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle başvurunun reddine karar verilir. Son olarak 2021 yılında AİHM’e başvurulur ancak oradan da kabul edilemezlik kararı çıkar.

O köyde bilinen apaçık bir gerçek vardır ki; müvekkil Lokman’ın nüfusunda kendisine ait olmayan bir çocuk vardır. Şu anda 40'lı yaşlarındadır. Bu yanlışın düzeltilmesi için her yolu deneyen müvekkilin gerçeği açığa çıkarma çabası ortadadır. Mahkeme tarafından yaptırılacak bir DNA testiyle tüm gerçeğin ortaya döküleceği aşikârdır ancak adeta ESAS USULE BOĞDURULMAKTADIR.

 

ÇOCUĞUN SOYBAĞINI DEĞİŞTİRME SUÇU (TCK m-231)

Olayın Ceza Hukuku boyutunu değerlendirirsek Kanun koyucu TCK m-231 Çocuğun Soybağını Değiştirme suçunu düzenlemiştir. Madde hükmü “Bir çocuğun soybağını değiştiren veya gizleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.

Suçun konusu soybağıdır. Türk Medeni Kanununun 282. maddesi uyarınca çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, çocuk ile baba arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur.

Maddenin uyuşmazlık konusu olan suç, seçimlik hareketli olup, bu hareketler çocuğun soybağının değiştirilmesi veya gizlenmesidir. 

Soybağını değiştirme eylemi bir çocuğun gerçek soybağından başka bir soybağında görünmesini sağlayan hareketlerin yapılmasıdır ve bu genellikle yetkili makamlara yanlış bilgiler vermek suretiyle yapılır. Esasen bir çocuğun soybağı gerçek anlamda hiçbir zaman değiştirilemez burada değiştirilen husus, çocuğun hukuk düzeni içinde gözüken resmi soybağıdır.

Soybağını gizleme eylemi ise bir çocuğun gerçek soybağının ortaya çıkmasını engelleyen veya esaslı şekilde zorlaştıran bir duruma sebebiyet vermek demektir. Bir çocuğun mevcut, var olan gerçek soybağının bilinmesini zorlaştıran veya bunu imkansız hale getiren tüm hareketler soybağının gizlenmesi sayılır.

Lokman ATEŞ dosyasını bu anlatılanlar ışığında değerlendirirsek; Nüfus Müdürlüğüe yanlış bildirimde bulunma eylemi soybağını değiştirme kapsamındadır. Olayda anne açıkça çocuğun babasının başkası olduğnu bilmesine rağmen Lokman'ı ve kamu düzenini aldatıcı tavırlarıyla gerçeğin ortaya çıkmasını engellemiş, soybağının yanlış kurulmasına ve Lokman'ın yıllar süren mağduriyetine sebebiyet vermiştir. Ancak kanuni düzenleme gereği çocuğun soybağını değiştirme suçu için yapılan yargılamalarda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suç, bu zamanaşımı süresi içerisinde her zaman soruşturulabilir, süre geçtikten sonra soruşturma yapılamaz. İlgili suç kapsamında Savcılığa suç duyurusunda bulunmak istediğimizde de önümüze böyle bir engel çıkmaktadır.  

SONUÇ         

Esasen bu suç kapsamında korunan hukuki değer, kişinin belli bir aileye mensubiyetidir. İnsanların soybağının doğru olarak belirlenmesinin, hem topluma hem de aileye ait yararları vardır. Bir insanın haklarının ve miras hakkı evlenme yasağı gibi hukuki yükümlülüklerinin temelini oluşturan şey esasında soybağıdır. Sosyal hayatın en önemli unsurunu oluşturan ailedeki bu düzensizlik toplumu ve devlet düzenini de etkiler. Lokman ATEŞ bunca hukuk mücadelesi sonunda halen kendi soyundan olmayan bir çocuğun babası olarak gözükmekte, bu durum hem toplum hem de aile düzenini tehdit etmektedir. Bu mağduriyeti hukuk düzeni önünde düzeltmek için her türlü çabayı göstermemize rağmen bir sonuç elde edemedik. 35 yıllık meslek hayatımda sonuca ulaştıramadığım -DNA testi yapılmayarak halen 40 yaşına gelen çocuğun! tesbiti- ender ihtilaflardan biridir. Öyle konular vardır ki üstünü örterek, görmezden gelerek zamanın yıpratıcı etkisine bırakamazsınız. Hukuk düzeni tarafından zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerle kısıtlanan hak arama hürriyeti yaşamaya devam eden bir çocuğun gerçek soybağının belirlenmesinin önüne set çekmektedir.      

Olgun Hukuk Bürosu– Av. Ümit OLGUN

(Bu makalenin yayın hakkı Olgun Hukuk Bürosuna aittir. Bu hakkın Basılı Yayın Organları ve Sosyal Medya aracılığıyla Olgun Hukuk Bürosu tarafından kullanımına  Lokman ATEŞ'in açık rıza vardır.)                                            

Yorumlar (0)

Yorum Yaz

E-Posta adresinizi girin ve yorum yazın. * İşaretli alanlar zorunludur.