İDARE, VERGİ VE VATANDAŞLIK HUKUKU

Devlet Memurlarının Cezai Sorumlulukları Nedir?

14 Mayıs 2024 Yorum (0) 1257 Görüntüleme
1257

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler memur sayılır. Memurların suç işlemesi halinde suçun niteliğine göre  üç farklı statü uygulanır.

1-) Genel kurallara göre,

2-) 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa göre,

3-) 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanuna göre yapılabilir.

Ancak bu yazımızda daha çok 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un uygulanmasından bahsedeceğiz.

Genel Kurallara Göre Devlet Memurlarının Cezai Sorumluluğu: Memurun memur sıfatıyla ilgisi olmayan herhangi bir insan gibi suç işlemesi halinde ceza soruşturması ve kovuşturması adli makamlar tarafından genel hükümlere göre yapılır. Bu suçlar bakımından vatandaşlar ile memurlar arasında bir fark yoktur.

3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa Göre Devlet Memurlarının Cezai Sorumluluğu: Mal Bildiriminde Bulunmama, Mal Bildirimi Konusunda Gerçeğe Aykırı Açıklamada/Bildirimde Bulunma, Haksız Mal Edinme, Mal Kaçırma veya Gizleme gibi suçlar 3628 sayılı kanunda düzenlenir. Dolayısıyla bir devlet memuru gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunursa hakkında 3628 sayılı kanun hükümleri uygulanır. Bununla birlikte irtikap, rüşvet, ihtilas ve zimmete para geçirme, görev sırasında veya görevi nedeniyle resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçundan sanık olanlar veya iştirak edenler 4483 sayılı kanuna göre değil 3628 sayılı kanuna göre soruşturulurlar.Yukarıda bahsedilen suçların işlenildiğini öğrenen Cumhuriyet Savcısı, idareden izin almaksızın sanıklar hakkında doğrudan doğruya ve bizzat ceza soruşturması başlatır ve durumu yetkili amire bildirir.

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna Göre Devlet Memurlarının Cezai Sorumluluğu: 4483 sayılı kanun devlet memuru ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmeyi ve izlenecek usulü düzenlemektedir. 4483 sayılı Kanunun uygulanabilmesi için 5 şart bulunmaktadır:

1-) İşlenmiş Bir Suçun Bulunması

2-) Suç İşleyenin Memur veya Diğer Kamu Görevlisi Olması

3-) Suç İşleyenin Asli ve Sürekli Görev İfa Ediyor Olması

4-) Suçun Görev Sebebiyle İşlenmesi

5-) İstisnai Hükümlerin Bulunmaması

4483 Sayılı Kanunun memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında uygulanabilmesi için öncelikle; suç, soruşturma izni vermeye yetkili merci tarafından öğrenilmelidir. İzin vermeye yetkili merci suçu; ihbar, şikayet veya Cumhuriyet Başsavcısı tarafından soruşturma istemi üzerine öğrenebilir. Yetkili merciin suçu öğrenmesi 4483 sayılı kanunun uygulanmasında ilk aşamadır. Cumhuriyet Başsavcısı bu aşamada acele olarak toplanması gereken ve kaybolma ihtimali bulunan delillerin tespitinden başka bir işlem yapamaz.

Cumhuriyet Başsavcısının soruşturma izni istemesi üzerine yetkili merci “ön inceleme emri” verir. Ancak Cumhuriyet Başsavcısı kanun kapsamına girmeyen bir suç için soruşturma izni istemişse yetkili merci gerekçesiyle birlikte istemi reddedebilir. Yetkili merciin, ön inceleme emrinden önce, ihbarın/şikayetin, soyut veya genel nitelikte olup olmadığı, kişi, olay belirtip belirtmediğinin tespiti için “araştırma emri” vermesi uygun olur. Böylece ön inceleme emri vermeden dosya işlemden kaldırılabilir. Konu disiplini ilgilendiriyorsa disiplin soruşturması açılabilir. Ancak ön inceleme emri geri alınamaz ve ön inceleme emrine karşı iptal davası açılamaz.

Ön incelemenin sonunda görevli kişiler yetkili mercie rapor sunarlar. Yetkili merci ön inceleme raporu üzerine soruşturma izni verilmesine veya soruşturma izni verilmemesine karar verir. Bu karar gerekçeli olmak zorundadır. Yetkili merci memurun üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin yeterli delil olması halinde izin verecek aksi halde izin vermeyecektir. Yetkili merciin soruşturma izni vermesi kararı, savcı tarafından hazırlık soruşturmasına başlanılmasına izin verme anlamına gelir. Ancak unutulmamalıdır ki, soruşturma izni verilebilmesi için öncelikle ön inceleme izni verilmiş olmalıdır.Bununla birlikte, soruşturma izni kararları da ön inceleme kararları gibi geri alınamaz ve bu karara karşı da iptal davası açılamaz.

Yetkili merci, soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararını Cumhuriyet Başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikâyetçiye yazılı olarak bildirir. Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi itiraz yoluna gidebilir. Soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet Başsavcılığı veya şikâyetçi itiraz yoluna gidebilir. Bununla birlikte şikayetçi, izin vermeye yetkili mercilerce verilen işleme koymama kararına karşı da itiraz yoluna gidebilir. İtiraz süresi, yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür. İtiraza soruşturma izninin kaymakam, vali ve en üst idare amiri tarafından verildiği durumlarda yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu Bölge İdare Mahkemesi bakar.

Soruşturma izninin itiraz edilmeden veya itirazın reddi sonunda kesinleşmesi ya da soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı yapılan itirazın kabulü halinde dosya derhal yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. İzin üzerine ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı, Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer kanunlardaki yetkilerini kullanarak hazırlık soruşturması yürütür ve sonuçlandırır.

Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar veya şikayetlerin kişiyi mağdur etmek amacıyla veya uydurma suç suretiyle yapıldığı Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma sonucunda öğrenilirse Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen soruşturmaya geçilir. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin böyle bir durumda genel hükümlere göre tazminat davası açma hakları saklıdır.

SONUÇ

Bir devlet memuru veya kamu görevlisinin yukarıda izah edilen süreçleri yaşama ihtimali yüksektir. İşte böyle bir durumda kişi süreci en iyi şekilde bilmeli ve idare etmelidir. Haliyle haklarından haberdar olmalı ve hukuka aykırılıklara karşı savunmasız kalmamalıdır. Her ne kadar devlet memurunun böyle bir süreçte etkisi olmadığı düşünülse de işin esası öyle değildir. İtiraz hakkı devlet memuru veya kamu görevlisi kişinin en önemli hakkıdır. Dolayısıyla da bu hakkı en doğru şeklinde kullanması onun yararına olacaktır. Ancak 4483 sayılı kanun kapsamında yürütülen süreç yukarıda ifade edilen kadar basit değildir. Oldukça yıpratıcı geçeceğinden ve ağır sonuçlar doğurabileceğinden, alanında uzman iyi avukatların desteğinin alınması maddi/manevi zararların doğmasının önüne geçer. Ayrıca sürecin sonunda haklı çıkan devlet memuru genel hükümlere göre tazminat hakkına sahip olduğunu unutmamalı ve Konyada ki iyi avukatların yardımıyla yaşadıklarının karşılığını almalıdır.

Olgun Hukuk- Av. Ümit OLGUN

Tazminat-İdare-Ceza Departmanı- Konya Hukuk Bürosu

Av. Rabia KIRAÇ

Stj. Av. Sümeyye Hatice ERSÖZ

Yorumlar (0)

Yorum Yaz

E-Posta adresinizi girin ve yorum yazın. * İşaretli alanlar zorunludur.