TİCARET VE GAYRİMENKUL HUKUKU

Anonim Şirketlerin Haklı Sebeple Feshi

14 Mayıs 2024 Yorum (0) 708 Görüntüleme
708

ÖZET

   Türk hukukunda haklı sebeple fesih kavramı, anonim şirketler bakımından 6102 sayılı kanun madde 531 ile düzenlenmiştir. 6762 sayılı kanunda bulunmayan bu kurum öğretide ve Yargıtay kararlarında eleştirilerek bu boşluğun, olumsuz bir boşluk olduğu kanısıyla anonim şirketlerde haklı sebeple fesih kavramının olmadığını söylemekte idi. Kanun koyucu 6102 sayılı kanunun 531 maddesi ile artık anonim şirketler bakımından da azınlığın haklı sebeplerinin varlığı halinde şirketin feshini isteyebileceğini düzenlemiştir. Kanunun bu düzenlemesi ile şirketin feshinin son çare olması gerektiği, özellikle şirketin alacaklıları bakımından feshin ağır sonuçları gözetildiği zaman hakimin re’sen başka çözüm yollarına da karar vereceği düzenlenmiştir. 

I. GENEL OLARAK

 

   Anonim şirketler hukukunda sermayenin korunması esastır. Ancak bu koruma; sermaye şirketlerinde azınlığın çoğunluk karşısında ezilmesi anlamına gelmemektedir. Uygulamada pek çok şirkette azınlığın susturulması, taleplerinin neticesiz bırakılması, yahut çoğunluğun keyfi uygulamalarının yaptırımı eksik kalmaktadır. Kanun koyucu 6102 sayılı kanun 531.madde ile azınlığa gerekirse şirketi feshetme hakkını tanımıştır. Bu düzenleme ile anonim şirketlerinde keyfi uygulamalarının önüne geçileceği, çoğunluğu sağlayan ortakların kararlarının sorgulamasının önü açılmıştır.1

   Bireysel haklarla azınlık haklarının sayılarının arttırılması, azınlık pay sahiplerinin korunmaları açısından tek başına yeterli olmamıştır. Pay sahiplerine tanınan hakların kendilerinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmeleri için, sonuç doğurucu ve baskı oluşturabilecek birtakım haklarla desteklenmeleri gerekmektedir.2 İşte 6102 sayılı kanun madde 531 ile azınlığa güçlü bir hak tanınmıştır. Her ne kadar limited şirketlerde çıkma ve çıkarılma gibi kurumlar düzenlenmiş olmasına rağmen anonim şirketlerde bu müessese yoktur. 6102 sayılı kanun 531.madde feshi son çare kabul ederek, gerekirse feshi talep eden ortağın ortaklıktan çıkartılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. 3

   Türk hukukunda haklı sebeple fesih; adi, kollektif(TTK 245), komandit(TTK 328 atfı gereği TTK 245) ve limited şirketlerde(TTK 636) düzenlenmiştir. Kaynak İsviçre Borçlar Kanununda haklı sebepler dolayısıyla şirketin feshini talep edilmesi, anonim şirketlerde bir azınlık hakkı olarak düzenlenmiş olmasına rağmen(m.736/4), bu hüküm 6762 sayılı ETTK’ya anonim şirketler bakımından alınmamış idi. Bu boşluk öğretide ve uygulamada olumsuz boşluk kabul edileceği ve anonim şirketlerin haklı sebeple feshi talep edilemeyeceği kabul edilmekte idi. Kanun koyucu 6102 sayılı kanun 531’i yasalaştırarak bu tartışmalara son verdi ve anonim şirketler bakımından da haklı sebeple feshin talep edilebileceğini de kabul etmiştir.

   Anonim şirketin haklı sebeple feshini talep etme hakkı, bugüne kadar azınlığa tanınmış en önemli haktır. Haklı sebeple şirketin feshini talep etme hakkı diğer azınlık haklarıyla karşılaştırıldığında, hem sonuç doğurucu hem de çoğunluğu azınlık haklarının korunması konusunda baskı altına alabilecek bir haktır.4 Azınlığa tanınan bu hakkın asıl amacı gerekçede de belirtildiği üzere çoğunluğun azınlığa tahakküm etmesini engellemektir.5

   Anonim Şirketin feshi, ortakların, alacaklıların vb. pek çok kişinin zarar görmesine neden olacaktır. Halka açık anonim ortaklıkların, halka kapalı anonim ortaklıklara göre feshi halinde daha çok kişi zarar görecektir. Azınlık pay sahipleri, çoğunluğun baskısı altında olduğunu iddia ederek bu hakkının kullanması halinde, çoğunluk şirketteki konumlarını ve elde ettikleri kazançları kaybetmek istemeyeceklerinden sahip oldukları haklarını kolay kolay kötüye kullanmayacaklardır.6 Yine azınlıkta haklı sebeple fesih taleplerini kötüye kullanabilirler.7 Bu kötüye kullanımların önüne geçilerek gerçekten haklı sebeplerin varlığı halinde, çoğunluk yanında şirket alacaklıları, şirket çalışanları, tahvil ve hisse senedi sahiplerinin de cezalandırılacağı düşünüldüğünde haklı sebeple feshin son çare olarak uygulanması gerektiği açıktır.8

II. TTK'YA GÖRE ANONİM ŞİRKETLERİN HAKLI SEBEPLE FESHİ SORUNU

 

   Haklı sebeple fesih davası Borçlar Kanunu’nda adi şirketler (TBK 535/7), TTK’da kollektif (TTK 245), komandit (TTK 328 atfı gereği 245), limited şirketlerde (TTK 636/3), anonim şirketlerde de (TTK 531)’de düzenlenmiştir. 6762 sayılı kanunda ise anonim şirketler bakımından haklı sebeple fesih kurumu düzenlenmemişti.

   Türk Ticaret Kanununda anonim şirketlerin haklı sebeple feshine ilişkin özel bir düzenlemenin yer almaması, anonim şirketlerin haklı sebeple feshinin dava edilip edilemeyeceği konusunda doktrinde farklı görüşlerin ileri sürülmesine neden oldu. Bir görüş, TTK’da bu konunun düzenlenmemiş olmasının kanun koyucunun bu müesseseyi anonim şirketler hukukunda kabul etmediği anlamına gelmediğini, burada bir kanun boşluğu olduğunu, bu kanun boşluğunun da yorum kurallarıyla pay sahiplerine anonim şirketin haklı sebeple feshini dava edebilme hakkının sağlanması şeklinde doldurulması gerektiğini ileri sürmektedir.9 Buna karşılık doktrinde hakim olan diğer bir görüşe göre, İBK m. 736/4’teki düzenlemenin TTK’na alınmamış olmasını olumlu bir boşluk ya da örnekseme veya MK 1.’den yararlanma olarak nitelendirmek mümkün değildir. Bu görüşte olan yazarlara10 göre, TTK’da bilinçli olarak anonim şirketlerin haklı sebeple feshine yer verilmemiştir. Yargıtay da vermiş olduğu kararlarda anonim şirketin haklı sebeple feshini kabul etmemiştir.11 Ancak Türk Hukukunda böyle bir kurumun bulunmasının yararlı olacağı da çoğunluk tarafından kabul edilmekte idi.12

   Bu makalemizde doktrinde anonim şirketin haklı sebeple feshine ilişkin yazılanları ve yüksek mahkemenin yasalaşan metne dayalı olarak vermiş olduğu kararları değerlendirmeye çalışacağız.

III. ANONİM ŞİRKETLERİN HAKLI SEBEPLE FESHİNİN ŞARTLAR

 

    1. AZLIK HAKLAR

           A. YENİ AZLIK HAKLARI

           Yönetim Kurulunda Temsil Edilme Hakkı (TTK 360/1)

           Denetçinin Görevden Alınmasını ve Yeni Denetçi Atanmasını Talep Hakkı (TTK 399/4 bent b)

           Nama Yazılı Pay Senetlerinin Bastırılmasını Talep Hakkı (TTK 486/3)

           Haklı Sebeplerle Alternatif Çözümlü Anonim Şirketin Feshini Talep Hakkı(TTK 531)

           B. GÜÇLENDİRİLMİŞ AZLIK HAKLAR

           Genel Kurulu Toplantıya Çağırma (TTK 411-412)

           Gündeme Madde Koydurma (TTK 411/2)

           Özel Denetçi Atanması (TTK 439/440)

           Kuruluş ve Sermaye Artırımında İbranın Onaylanmasına Engel Olma (TTK 559)

           C. 6762 SAYILI ETK’DAN AKTARILAN AZLIK HAKLARI

           Finansal Tabloların Müzakeresinin Bir Ay Sonraya Ertelenmesi (TTK 420)

    2. ŞİRKETİN FESHİ İÇİN HAKLI SEBEBİN VARLIĞI

 

         A. HAKLI SEBEP KAVRAMI

   TTK’da haklı sebep kavramı tanımlanmamıştır. Anonim Şirketin feshi ile ilgili haklı sebeplerin, doğrudan anonim şirketin varlığını sürdürebilmesinin sağlanması ve gelişmesinin güvence altına alınması ile alakalı olması icap eder. Ayrıca dava hakkı azlığa tanındığı için, azlığın hayati nitelikteki menfaatlerini tehlikeye düşüren sebepler de haklı sebep olarak kabul olunmalıdır. Bu düşüncelerle TTK 531 anlamında haklı sebebin tanımlanması için Kollektif Ortaklık için düzenlenen haklı sebeplerle feshine dair TTK 255’den yararlanılamaz. Çünkü anılan hüküm ‘’ bir ortağın kendisinden kaynaklanan sebeplerden’’ dolayı ifadesini kullanarak, kollektif ortaklığın feshine yol açan haklı sebeplerde kişisel motifleri ön plana çıkarmıştır.13 Haklı sebebin bütün hukuki ilişkilerde geçerli olacak bir tanımın yapılması mümkün değildir. Bu durum haklı sebep kavramının nispi bir nitelik taşımasından kaynaklanmaktadır.14 Doktrin ve uygulama özellikle haklı sebep kavramını tanımlarken dürüstlük kuralını atıf yapmaktadır. Haklı neden kavramı, fesih beyanı için ilişkiye devamı çekilmez kılan bir olgu olarak kabul edilmekte ve bunun ölçütü dürüstlük kuralı olmaktadır.15 Haklı nedenle fesih ile mevcut bir hukuki ilişkiye son verilerek feshin etkileri geleceğe etkili olarak sona erdirilmektedir. TTK 531’in gerekçesi de haklı nedenle feshin tanımını doktrine ve uygulamaya bırakarak yerinde bir düzenleme yapmıştır. Çünkü sözleşmeler hukukunda esas olan özgürlüktür. Neyin dürüstlük kuralına aykırı olduğu uygulama ile ortaya çıkabilecektir.16 Ancak pek tabii ki kanunun haklı nedenle feshi tanımlamaması , haklı sebeplerin izahına engel değildir. Haklı sebepleri belirlemedeki temel kıstaslar; çoğunluk gücünün kötüye kullanılması, şirketin amacına ulaşmasının tehlikeye düşmesi yahut önemli ölçüde güçleşmesi ve şirketin devamının nesnel olarak çekilmez hale gelmesi olarak gösterilebilir.17

   Türk Hukukunda haklı sebeplere örnek olarak; şirketin kötü yönetilmesi, şirketin işleyişinin felce uğratılması, pay sahiplerinin keyfi ve haksız bir şekilde farklı muameleye tabi tutulmaları, şirket imkanlarının çoğunluk pay sahiplerine tahsisi, karın ve mali imkanların çoğunluğun hakim olduğu diğer şirketlere kaydırılması, şirket varlıklarının yanlış kullanımı veya israfı, azınlığın meşru taleplerinin sürekli reddedilmesi, genel kurulda oyların karar almayı engelleyecek şekilde eşit olarak ikiye bölünmesi ve bunun karar alınamaz bir sürece dönüşmesi veya yönetim kurulunun da benzer bir şekilde işleyemez hale gelmesi gösterilebilir.18

   Haklı sebeplerle Anonim Şirketlerin feshi konusunda İşviçre Federal Mahkemesi, çeşitli kararlar vermiştir. Bunlardan bazıları haklı sebep kavramı ile ilgilidir. Bu kararlar kaynak aktarılması, inceleme haklarının engellenmesi, kötü yönetimle ortaklığın zarara uğratılması gibi olguları haklı sebep olarak nitelendirmiş, fakat haklı sebebi tanımlamamış ve bu kavramı belirleyici kriterleri ortaya koymamıştır. 1991’den sonra verilen 05.03.2005 tarihli kararda ise bu tanıtıcı esaslar getirilmiştir. Bu esaslar kısaca:

  • Çoğunluk devamlı olarak Anonim şirketin menfaatini ve azlığın korunmasını gerekli menfaatlerini ihlal eden, onları hiçe sayan, yok farz eden kararlar alıyor, böyle bir yönetim tarzını uyguluyorsa, mezkur madde anlamında haklı sebepler mevcuttur.
  • Çoğunluğun gücünü sürekli olarak kötüye kullanması, yani dürüstlük kuralını hiç dikkate almayan sakat bir yönetim tarzını benimsemiş olması gibi olumsuz davranışlar haklı sebebin varlığını gösterir.

   Yine Federal Mahkeme19 Grumser Kararında çoğunluğa sahip olan pay sahibi kardeşin(ki payın %78’ine sahiptir) babanın ölümünden kısa süre sonra mücevherci dükkanını zarara sokmasını; yani diğer pay sahibinin, babadan kalan malvarlığını yitirmesine sebep olacak şekilde kötü yönetmesini haklı sebep olarak görmüştür. Bu kararda da görüleceği üzere şirketin kötü yönetilmesi de bir haklı sebeptir. Yine azlıkta kalan pay sahiplerinin inceleme ve denetleme haklarının ağır bir şekilde ve devamlı olarak ihlal edilmesini ayrıca Anonim şirketlere finansal açıdan zarar verilmesini, dağıtılan kar payı oranın düşürülmesini, ve çoğunluk pay sahiplerine anonim şirketten borç para verilip anonim şirketin zarara uğratılmasını haklı sebep saymıştır.20 Yine tasarının gerekçesinde de İsviçre öğretisindeki haklı sebebe ilişkin örnekler sayılmıştır. Burada haklı sebeple feshin kanun koyucu tarafından haklı sebeple feshin tanımlamaması yerinde bir düzenleme olduğu söylenebilir.

         B. HAKLI SEBEBİN ŞİRKETİN FESHİNİ GEREKTİRMESİ

   Anonim şirketlerin haklı sebeple feshi için azınlığın haklı olmasının yanında, ileri sürülen haklı sebebin şirketin feshini gerektirecek ölçüde olması gerekir. Bir sebebin şirketin feshini gerektirebilmesi için artık bu sebeplere dayanılmasının azınlık açısından açık bir şekilde imkansız hale gelmesi ve şirketin devamını sağlayan unsurların ortadan kalkmış olması gerekir.21 Bir başka ifadeyle azınlık tarafından ileri sürülen sebepler, diğer kişilerin şirketin devamın konusundaki menfaatlerini feda edebilecek bir aşamaya ulaşmalıdır.22 Azınlık tarafından ileri sürülen sebepler bu denli ağır değil ise şirketin feshine karar verilmemesi gerekir.

   Haklı sebep teşkil eden hususlar genel olarak ortağa ilişkin sebeplerden kaynaklanabileceği gibi, ortak dışındaki birtakım hususlardan da kaynaklanabilir. Ancak bu noktada şahıs ve sermaye şirketleri arasındaki farklılığa işaret etmek gerekir. Şahıs şirketlerinde genellikle ortağa ilişkin hususlar haklı sebep olarak kabul edilmektedir. TTK 245. Madde de kollektif şirketlerde ortağa ilişkin haklı sebepler sayılmıştır. Buna karşılık güven ve sadakat ilişkisine asgari düzeyde yer veren anonim şirketlerde, ancak ortakların kişiliği dışında kalan hususların haklı sebep olarak değerlendirilmesi gerekir.23

   Haklı sebep teşkil edecek hususların mutlaka ortakların kusuruyla ortaya çıkmış olması gerekmez. TTK 531.maddesinde de görüleceği üzere bu davanın şartları arasında kusur yoktur. Kusur her ne kadar fesih davasının şartları arasında değil ise de kusurun fesih davasına hiçbir şekilde etkisi olmayacağı anlamına gelmez.24 Özellikle haklı sebeple fesih yerine, ortaklıktan çıkarma söz konusuysa ortağın kusurlu olup olmaması büyük önem taşır.25 Misalen haklı sebebin ortaya çıkmasına neden olan ortağın, mahkemeden şirketin haklı sebeple feshini talep etmesi tipik MK2-Hakkın kötüye kullanılmasına örnek teşkil edecektir. Bu durumda mahkeme fesih yerine, davacının ortaklıktan çıkarılmasına veya duruma uygun düşen başka bir çözüm yoluna başvurabilir. Yüksek mahkeme bir kararında bu hususu şu sözler ile dile getirir. 26 "Şirket ortağı olan davacının şirketin feshi için belirlenen muhik sebeplere dair olaylarda davalı diğer ortaktan daha kusurlu olduğu sabittir. Ne var ki, şirket ortağının önce kusurlu davranışı ortaya koyup sonrasında da şirketin feshini istemesi, davalı diğer ortağın şirketin feshi isteminin reddini savunması karşısında, kendi kusurundan faydalanılması anlamına geleceğinden bu durumun hukukun genel ilkeleri ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaştırılması olanaklı olmayıp, daha kusurlu ortağın açtığı fesih davasının reddine karar verilmesi gerekir.’’ Hukukun en tatlı tarafının belirtildiği bu karar adeta ders niteliğindedir. Kusurlu hareketleri ile haklı sebebin oluşmasına neden olan ortağın, TTK 531’e dayanarak şirketin feshini talep etmesi gerçekten de hakka ve hukuka sığmamaktadır.

   Burada değinilmesi gereken bir başka konuda şahıs şirketlerinde haklı sebeple feshin uygulama alanı ile sermaye şirketlerinde haklı sebeple feshin uygulama alanının karşılaştırılması gerekmektedir. Yukarıda da değindiğimiz üzere şahıs şirketleri daha çok ortakların kişisel özelliklerinin ön planda olduğu ve ortakların kendi iç ilişkilerinin daha önemli olduğu şirketlerdir. Sermaye şirketlerinde ise sermaye, ortaklardan ön plandadır. Bu sebeplerle şahıs şirketine uygulanabilen ve feshi gerektiren haklı sebep, sermaye şirketleri için feshi gerektiren haklı sebep olmayabilir.27 Zira kişisel sebeplerin anonim şirketin feshi açısından haklı sebep olarak kabul edilmesi, azınlığa verilen bu hakkın çoğunluk üzerindeki baskının şiddetini artıracağından hükmün amacı dışında sonuç doğurmasına sebep olabilecektir.28

           3. HAKLI SEBEP TEŞKİL EDEN HUSUSUN BAŞKA YOLLARLA                                     ÇÖZÜMLENEMEMESİ

 

                 A. HAKİMİN ALTERNATİF ÇÖZÜME KARAR VERME YETKİSİ

   TTK 531 uyarınca, haklı sebeplerin varlığı halinde mahkeme, anonim şirketin feshine karar vermeyip, fesih yerine davacının paylarının satın alınmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. Bu sebeple fesih davasında alternatif çözümlü bir davadır. TTK 531’in gerekçesinde ‘’İsviçre öğretisinde, mahkemenin kar dağıtma zorunluluğunu karara bağlayabileceği; uygun bir yeni pay sahibinin şirkete alınmasını uygun bulabileceği, hatta şirketi sağlığa kavuşturabilecek kısmi tasfiyeye de hükmedebileceği belirtilir.’’ İfadesi geçer. Görüldüğü üzere mahkeme haklı sebeplerin varlığı halinde başka çözüm yollarına başvurabilecektir.

                 B. FESHİN SON ÇARE İLKESİ-HAKİMİN TAKDİR YETKİSİ

   Yukarıda da belirttiğimiz üzere alternatif çözümler arasında son çözüm fesih kararı olacaktır. Anonim şirketlerin yapısı gereği , sosyal ve ekonomik bir çok yararı bulunmaktadır. Anonim şirketlerin bu katkısı göz önüne alındığı zaman, hiçbir ülke yargısı haklı sebeplerin varlığı halinde doğrudan şirketin feshine karar verilmesini kabul edemez. Fesih kararı ile birlikte anonim şirketin büyüklüğüne göre etki alanı daha geniş olacaktır. Örneğin şirket çalışanları, şirketten alacaklı olanlar fesih kararından olumsuz yönde etkilenecektir. Anonim şirketlerin bu etkileri yargıyı ‘’feshin son çare ilkesi29" olması gerektiğini kabul ettirmiştir. Kanun koyucu da TTK 531’in son cümlesinde fesih yerine mahkemenin duruma uygun düşen, kabul edilebilir başka çözüm yollarına karar verebileceğini hüküm altına almıştır.

   Feshin son çare ilkesi, TTK 531’in azınlık elinde şantaj aracı olmasını önleyecek niteliği kazandırmaktadır. Bu sebeple pek çok ülke hukukunda mahkemelere fesih kararı vermeden önce, menfaat ihtilaflarını çözme gücüne sahip çeşitli yollara da müracaat etme zorunluluğu getirilmiştir.30 Bu sebeple doktrin31, anonim şirketin haklı sebeple feshinin ikincil nitelikte bir dava olduğu kabul etmektedir. Somut olayda iptal davası, bilgi alınması, özel denetim yaptırılması gibi yollarla sonuca varmak mümkünse haklı sebeplerle fesih davası açılamayacağı, hatta bu hususun re’sen incelenmesi gerektiği görüşü hakimdir. Üstad Tekinalp davanın 2.niteliğinin uygulanmasındaki sınırı şu sözler ile belirtmiştir.32 Kanaatimce İsviçre’den aktarılan ikincil dava(ultima ratio) görüşü, 1991 tarihli İsviçre AO hukuku reformundan, yani alternatif çözümlere ilişkin yeniliğinin kanuna eklenmesinden sora haklılığını yitirmiş, dayanağı, hatta meşruiyeti bulunmayan bir görüş haline gelmiştir. Bu kanaat Türkiye bakımından ise bir değer taşımamaktadır.

   Çünkü, Türkiye TK m 531 hükmü ile doğrudan alternatif çözümlü sistemi kabul etmiştir. Alternatif çözümler Türk metninde ön planda olduğu için zaten hakim, AO’nun feshini en son çözüm olarak düşünecektir. Sistemimiz açısından, sistematik olarak ortaklığın içini boşaltan, haksız ve ilkel çoğunluğa karşı, önce sorumluluk, iptal, özel denetim, bilgi alma gibi davaların açılarak bu yolların tüketilmesi gerekmeyecektir. Aksini kabul etmek azlığa davayı ‘’iş işten geçtikten sonra’’ açmasını dayatmak ve TK 531’i uygulanamaz hale getirmek demektir. Bu anlayış açıkça TK m 531’i uygulanamaz hale getirmek demektir. Anılan davalardan bazıları açılmış olmasına rağmen, kötü niyetli çoğunluk planını uyguluyorsa yani, hala pervasızca, AO’yu hortumlamaya, inceleme haklarını engellemeye, kar dağıtmamaya devam ediyorsa, davanın ikinci niteliğine takılıp kalmak TK 531’in uygulanmasını reddetmekle aynı kapıya çıkar ve ikincilik(ultima ratio) anlayışı haksızlık haline dönüşür.

   Sonuç olarak azınlık tarafından ileri sürülen haklı sebebin, başka çözüm yolları ile giderilebilmesi imkanı var ise feshe son çare olarak başvurulacaktır. Yüksek mahkeme yeni tarihli bir kararında da bu hususu şu sözler ile teyit etmiştir.33 Dava konusu şirketin ana sözleşmesinde yer alan faaliyet amaçlarını gerçekleştirmeye yarar bir kısım taşınmazlarını elinden çıkardığı, yılından beri gayri faal durumda olduğu, ortaklar arasında yaşanan ihtilaflar nedeniyle davaların süregeldiği ve bu itibarla davada haklı nedenlerle fesih koşullarının gerçekleştiği sabit ise de; dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporları ve belgelerden aile şirketi vasfındaki davalı şirketin halen elinde bulundurduğu malvarlıklarıyla şirket ana sözleşmesinde yer alan amaçları rahatlıkla gerçekleştirebilecek durumda olduğu, davacı ortakların ortaklıktan ayrılması halinde şirket ana sözleşmesinde yapılacak değişiklikle şirketin amaçlarının değiştirilebileceği, esasen davacı ortakların da ortaklıktan çıkmayı isteyip sadece ödenecek pay bedeli hususunda diğer ortaklarla anlaşamadıkları hususu gözetildiğinde şirketin, haklı nedenle feshi yerine davacı ortakların pay bedellerinin taraflarına ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmesinin somut olaya uygun olacağı gözetilmeksizin talebin reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." Der. Yüksek mahkeme bu kararında feshin son çare olarak düşünülmesi gerektiğinden bahisle kararı bozar.

        4. MAHKEMENİN ANONİM ŞİRKETİN FESHİNE KARAR VERMESİ

   TTK 531’e göre mahkeme azınlığın talebi ile bağlı değildir. Hüküm açıkça duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir diğer çözüme karar verileceğinden bahsetmektedir. Yani azınlık şirketin feshini talep ettiğinde, mahkeme örneğin feshi talep eden ortağın, ortaklıktan çıkarılmasına karar verebilecektir.

   Mahkeme haklı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğini somut olayı değerlendirerek tespit edecektir. Ancak haklı sebebin nispi bir nitelik taşımasından dolayı yargı kararlarının mahkemeler açısından bağlayıcılığı yoktur.34 Bu durum, her bir şirket için haklı sebebin oluşup oluşmadığı konusunda mahkemenin titizlikle inceleme yapmasını ve sorunu ortadan kaldıracak kesin bir çözüme ulaşmasını gerektirmektedir. Bu incelemede de temel kriter MK2’deki dürüstlük kuralıdır.35 Mahkeme yapacağı bu değerlendirme de sadece azınlık için hükmünü kurmayacaktır. Şirketin fesih kararı ile etkilenebilecek herkesin durumunu göz önüne alarak değerlendirme yapması gerekecektir. Örneğin mahkeme şirketin feshi ile ortaklıktan çıkarma kararı arasında şu kritere dayanabilir. Mahkemenin fesih yerine davacı pay sahiplerinin ortaklıktan çıkarılmasına karar vermesi halinde şirketin devamında ekonomik ve sosyal yarar halen devam edecekse şirketin feshine karar verilmesin gerek olmayacaktır.36 Yine bir başka söyleyişle şirketin feshi halinde kamu, ekonomik ve sosyal yarar sağlamayacaksa feshi talep eden ortağın talebi kabul edilmelidir. Burada düşünülmesi gereken bir diğer kriter de kanun koyucunun, anonim şirketlerde çıkma ve çıkarılma kurumlarının düzenlenmemesi nedeniyle çoğunluğun azınlığı kışkırtarak, azınlığı haklı sebeple fesih davası açmaya zorladığı durumların değerlendirilmesidir. Burada azınlığın hisse bedelinin alarak ortaklıktan çıkarılma ümidiyle açmış olduğu haklı sebeple fesih davasında ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesi kanunda düzenlenmeyen bir kurumun, düzenlenmişçesine uygulamaya geçmesine neden olacaktır. Bu gibi olaylarda mahkemenin ortaklıktan çıkarma yerine şirketin feshine karar vererek kanunun sistematiğine uyması açısından önemlidir.37

   Yüksek mahkeme bir kararında38 haklı sebeple fesih müessesesinin tarafların takdirinde olmadığını şu sözler ile belirtmiştir. ‘’Tahkim, yalnız tarafların arzularına tabi olan, yani davalı ile davacının mahkeme kararına gerek olmaksızın aralarında anlaşarak sonuçlandırabilecekleri uyuşmazlıklar konusunda geçerlidir. Halbuki bir anonim şirketin feshine dair uyuşmazlığın ortaklar arasında yapılacak anlaşma ile sonuçlandırılması mümkün değildir. Ayrıca 6102 sayılı TTK’nın 530.ve 531.maddelerinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesini yetkili kılan hükümleri de tahkim müessesesi ile bağdaşmamaktadır. Diyerek yerel mahkemenin tahkim ilk itirazını kabul eden kararını bozar. Yüksek mahkemenin bu içtihadı haklı sebeple fesih davasında mahkemenin fesih kararını denetlemesi gerektiğini belirtmiştir. Tarafların fesih konusunda anlaşmaları dahi mahkemeyi bağlamayacak, mahkeme gerçek iradeleri ortaya çıkarmak için çabalayacaktır.39

    IV. HAKLI SEBEPLE FESİH DAVASININ ÖZELLİKLERİ

 

        1. DAVACI

   Haklı sebeple fesih davasının davacısı azlıktır. Azlık kanunda halka kapalı anonim şirketlerinde sermayenin en az 1/10’unu temsil eden pay sahipleri, halka açık anonim şirketlerinde ise sermayenin en az 1/20’sini temsil eden pay sahipleri anlaşılır. Bu yüzdelerin hesabında sermayenin itibari değeri esastır, sermayenin ödenmiş olup olmaması dikkate alınmaz.40

        2. DAVALI

   Anonim şirketinin Haklı Sebeple Fesih Davasının davalısı anonim şirkettir. Davalı olarak haklı sebebin müsebbibi olan kişi yani payların çoğunluğuna sahip olan kişi gösterilmez. Bu kişiler anonim şirketin yanında hasım dahi gösterilemez. Çünkü bu dava anonim şirketin feshi davasıdır ve husumetin doğrudan şirket tüzel kişiliğine yönetilmesi gerekmektedir.

         3. HARÇ

   Anonim şirketin haklı sebeple feshi davasında harcın ne olacağı konusunda tereddütler yaşanabilmektedir. Talep konusu şirketin feshi olduğu için maktu harç ödenmektedir. Ancak yukarıda anlattığımız hususlar gereği mahkemenin fesih yerine duruma uygun düşen karar vermesi halinde harcın halen maktu olup olmayacağı konusunda uygulamada hakim bir görüş bulunmamaktadır. Kanun maddesinin özellikle yeni olması karşısında yüksek mahkemenin de karşısına böyle bir uyuşmazlık gelmemiştir.

   Fikrimizce harcın her ne kadar başta maktu alınıyor ise de verilecek hükme göre taraflara süre verilerek eksik harcın ikmali gerekmektedir. Örneğin mahkemeden "azınlığa 100.000 LT kar payı dağıtın’’ kararı çıktığı zaman maktu harç ile maktu ücretlere hükmedilecektir. Aynı gayrimenkul davalarında olduğu gibi burada da verilecek hükme göre harcın belirlenmesi gerekmektedir. Tabi burada mahkemenin görüşünü açıklamaması da ayrı bir sorundur ancak mahkemenin TTK 531’deki serbestiyesi ile bu husus göz önüne alındığını düşünmekteyiz.

        4. HÜKMÜN İCRASİ

   Şirketin feshi kararı inşai41 nitelikte bir karar olduğu için kesinleşmesi gerekmektedir. Kesinleşmeden istinaf mahkemeleri devreye girene kadar olağan kanun yolları olan temyiz + karar düzeltme aşamasıdır. Şirketin feshine karar verilmesi halinde şirket tasfiyeye girecek olup ticaret sicilinden atanan tasfiye memurları devreye girecektir. Burada mahkemenin vereceği kararın açık ve net olması önemlidir. Mahkeme birden çok çözümlü karar veremez. Yine kararın etkisi sadece davayı açan pay sahibine değil, tüm pay sahiplerine etki edecektir. Yani karar ‘’erga omnes’’dir.

 

        V. SONUÇ

   6762 sayılı ETTK’da düzenlenmemiş olan anonim şirketlerin haklı sebeple feshi hakkı, 6102 sayılı TTK 531.ile hukuk dünyamıza kazandırılmıştır. Bu hak; çoğunluk karşısında ezilen azınlığa tanınmış önemli bir o kadar da tehlikeli bir haktır. Makalemizde belirttiğimiz üzere bu hakkın kullanılması için şartlar bir o kadar basit olmasına rağmen, mahkemenin gerçekten feshi gerektirecek nitelikte bir haklı sebebin olup olmadığını denetlemesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlık konusunda, duruma uygun düşen başka bir çözüm yolu varken doğrudan feshe karar verilmesi hükmün amacı ile tamamen çelişecektir. Nelerin haklı sebep olup olmadığı zaman ile içtihatların gelişmesi ile ortaya çıkacaktır. Kanun koyucunun haklı sebepleri sıralamamış olması yerinde bir düzenlemedir. İnsan hayatı canlı bir organizma gibi hızlıca gelişip, değişmektedir. Sermaye şirketlerinde farklı farklı birçok durum oluşabilmektedir. Kanun koyucunun haklı sebepleri sınırlı sayıda sayması halinde yeni oluşabilecek bir durumun, haklı sebep sayılmayacak, hak sahipleri zarara uğrayacaktır. Bu durumu gören kanun koyucu haklı sebepleri yargı içtihatlarına ve doktrinde bırakmıştır.

   Bunun dışında kanun maddesinde haklı sebeple fesih davasının açılabileceği süreye ilişkin bir düzenleme söz konusu değildir. Kanun maddesinin bu haliyle pay sahiplerinin haklı sebep ortaya çıkmasından sonra, bu dava yolunu tehdit olarak kullanarak belli kazanımlar elde etmesinin önüne geçilmesi için haklı sebebi oluşturan durumun öğrenilmesinden itibaren ve/veya haklı sebebin var olduğu tarihten itibaren belirli bir hak düşürücü sürenin düzenlemesi gerektiği kanaatindeyiz.

 

         VI. KAYNAKÇA

Bilge Mehmet Emin, Anonim Şirketin Sona Ermesi ve Tasfiyesi EÜFHD, C.16. S.3-4. 2012

Çamoğlu Ersin; Kollektif Ortaklıklarda Haklı Sebep Kavramı ve Ortağın Haklı Sebeple Çıkarılması, İstanbul 1976, s.67 (Anılış : Haklı sebep)

Çamoğlu Ersin; Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul 2007, s.667-684 (Anılış:Fesih)

Çelik Aytekin, TTK Tasarısına Göre Anonim Şirketlerin Haklı Sebeple Feshi, BATIDER C25. S.41 2009

Giray R. Eda, Limited Şirketin Haklı Sebeple Feshi ve Yargıtay’ın Yaklaşımı İTÜSBD Yıl:6, Sayı:12 Güz:2007/2 s.195-218

Önen Ergün, İnşai Dava, ANKARA 1981

Sumer Ayşe, TTK Tasarısında Anonim Ortaklıklarının Haklı Nedenle Feshi, İİBF dergisi, C.28 , S.1, s.171-181, 2010 (Anılış:Haklı nedenle fesih)

Sumer Ayşe, Anonim Ortaklıklarının Haklı Nedenle Feshi, 18.Oturum Tebliğler

dosya.marmara.edu.tr/ikf/iib-dergi/2010-1/10_sumer.pdf (E.T. 01/06/2015)

Tekinalp Ünal, Türk Ticaret Kanunundaki Boşluk: Anonim Ortaklığın Önemli Sebeplerle Feshi, Çoğunluk gücünün Kötüye Kullanılmasına Karşı Etkili Bir Araç, İktisat ve Maliye Dergisi, Kasım 1974. S.321-326 (Anılış:Fesih)

Tekinalp Ünal, Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Yönetime Katılma Sorunları, İstanbul 1972 (Anılış:Yönetime Katılma)

Tekinalp Ünal, Azlık Hakları ve Bireysel Haklar, 40.yılında TTK, İstanbul 1997, s.152/154 (Anılış:Azlık)

Tekinalp Ünal, Türk Ticaret Kanunu’nun azınlık Hakları ve Sisteminin ve Uygulamasının Değerlendirilmesi, İktisat ve Maliye Dergisi, Ekim 1986. C.23.S.7 s.227/232 (Anılış:Değerlendirme)

Tekinalp Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, İstanbul 2015 (Anılış:Sermaye Ortaklıkları)

 

DİPNOTLAR

Tekinalp Ünal, Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Yönetime Katılma Sorunları, İstanbul 1972, s.43 ; Tekinalp Ünal, Azlık Hakları ve Bireysel Haklar, 40.Yılında TTK, İstanbul 1997, s.152 ; Tekinalp Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku , İstanbul 2015, s.330 , Çelik Aytekin, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’na Göre Anonim Şirketlerin Haklı Sebeple Feshi, Batıder 2009, s.560. ;
2 Tekinalp, mevcut azınlık haklarının yeterli ölçüde korunamamasını Türk Ticaret Kanunu’nda haklı sebeple fesih hakkının düzenlenmemiş olmasına bağlamaktadır. (Tekinalp, Değerlendirme, s.231.)
6102 sayılı kanun madde 531 gerekçe - Bu madde 6762 sayılı Kanunda öngörülmemiş bir kurumu hukukumuza kazandırmaktadır. 6762 sayılı Kanunun haklı sebeplerle feshi düzenlememiş olması, yargı kararlarında ve öğretide hem tartışılmış hem de eleştirilmişti. Tartışma, boşluğun niteliğiyle ilgiliydi. Bazıları kaynak İsv. BK 736, b.4 hükmünün 6762 sayılı Kanuna alınmamış olmasının Kanunda olumlu bir boşluk yarattığı, bu boşluğun kıyas yoluyla veya Türk Medenî Kanunu'nun 1 inci maddesinden yararlanılarak doldurulması gerektiği görüşünü savunmuştur. Hakim öğreti ve Yargıtay boşluğun olumsuz olduğunu, bu nedenle Türk hukukunda böyle bir İmkân bulunmadığını ileri sürmüşlerdi. Ancak, Türk hukukunda böyle bir kurumun bulunmasının yararlı olacağı çoğunluk tarafından kabul edilmekteydi. 531 inci madde hâkim görüş tarafından benimsenen bir azlık hakkını hukukumuza getirmektedir.
Tasarının bu maddesinin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
1) Bu hakkın kullanılabilmesi için esas sermayenin onda birine sahip olmak gerekli ve yeterlidir. Bu oranda paya bir pay sahibinin sahip olması şart değildir. Birden fazla pay sahibi de bir araya gelerek söz konusu hakkı kullanabilir. Esas sözleşme ile daha düşük bir oran öngörülebilir.
2) Feshin talep edileceği mahkeme, şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesidir.
3) Haklı sebep Tasarıda tanımlanmamış, haklı sebepler örnek olarak da gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararlarıyla öğretiye bırakılmıştır. İsviçre öğretisinde genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının düzenli azalması, haklı sebep sayılmıştır. Buna karşılık varsayımlar ve olumsuz beklentiler haklı sebep sayılmamıştır. İleri sürülen sebeplerin haklı olup olmadığına karar verecek olan mahkemedir. Mahkeme sebepleri haklı bulsa bile fesih kararı vermek zorunda değildir. Şirketin feshini haklı kılan sebeplerin varlığına rağmen, yaşatılmasının ekonomik ve rasyonel açıdan daha doğru olacağına kanaat getiren mahkeme; şirketi feshetmek yerine, fesih talebinde bulunan pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve kendilerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. Davacıya paranın kimin tarafından ve nasıl ödeneceği, bu payları geçici olarak şirketin iktisap edip edemeyeceği yargı kararlarına ve öğretideki görüşlere göre belirlenecektir.
4) Maddenin son cümlesindeki "veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözümü karar bağlama" inisiyatifi tamamıyla mahkemeye aittir. İsviçre öğretisinde, mahkemenin kâr dağıtma


4 Çelik, s.561-562
5 Çamoğlu Ersin; Kolektif Ortaklıklarda Haklı Sebep Kavramı ve Ortağın Haklı Sebeple Çıkarılması, İstanbul 1976, s.67 Tekinalp Ünal, Türk Ticaret Kanunundaki Boşluk: Anonim Ortaklığın Önemli Sebeplerle Feshi, Çoğunluk gücünün Kötüye Kullanılmasına Karşı Etkili Bir Araç, İktisat ve Maliye Dergisi, Kasım 1974. S.321-322, Bilge Mehmet Emin, Anonim Şirketin Sona Ermesi ve Tasfiyesi EÜFHD, C.16. S.3-4. 2012, s.272-273
6 Çelik, s.563; Bilge, s.271-272 
Çelik, s.563; Bilge, s.271-272


Tekinalp , haklı sebeple fesih davası açma hakkının azınlık tarafından kötüye kullanılmasının engellenebilmesi için fesih için haklı sebep teşkil eden hususların kanunda gösterilmesi veya niteliklerinin belirtilmesi gerektiği fikrindedir. (Tekinalp, Değerlendirme, s.232-233)
9 Çamoğlu, Haklı sebep, s. 11 , 67-69 ; bir müessese de haklı sebeple sona ermenin söz konusu olması için bunun mutlaka kanunda düzenlenmiş olmasına gerek bulunmadığını, haklı sebeple feshin bütün sürekli ilişkilerde uygulanabileceğini ileri sürmektedir. (s.75)
10 Tekinalp , değerlendirme s.232 ; Tekinalp , Fesih s.325 ; Sümer , s.98 ; Çelik , s.565-566
11 11.HD. 07/06/1979 E.2160 K.3061 (Sinerji.com.tr.) , Yargıtay Tic.Der. 26/12/1963 E:3384/K.4865 (Batider) 1964, Tekinalp , sermaye ortaklıkları , s.332
12 Gerekçe m.531


13 Tekinalp, (sermaye ortaklıkları) , s.337 ;
14 Çamoğlu, (Haklı Sebep) , s.25
15 Sumer , (Haklı nedenle fesih) s.173
16 Bilge, s.272 ; Çelik s.568
17 Bilge, s.272 ; Çelik s.569


18 Çelik, s.571-572
19 Tekinalp, (Sermaye Ortaklıkları), s.337
20 Tekinalp, (Sermaye Ortaklıkları), s.338 ; Çelik , s.574


21 Çelik, s.570 ; Sümer, s.73 22 Çelik, s.570 ; Çamoğlu (Haklı sebep), s.101 23 Çelik, s.570 24 Çamoğlu, (haklı sebep) s.104 ; Çelik, s.571
25 Çamoğlu, (haklı sebep) s.85 ; Çelik, s.571
26 HGK K.T.30/10/2013 E:2013/11-98 K:2013/1508 (Sinerji Mevzuat E.T.08/06/2015)


27 Aynı yönde bkz. Tekinalp, (fesih) s.324 ; Moroğlu, (azınlık) s.474-475 ; Çelik, s.573 ; Bilge, s.273
28 Tekinalp, (fesih) s.325 ; Çelik, s.573


29 Tekinalp, (Fesih), s.326 ; Moroğlu, (azınlık) , s.476-477 ; Sümer, s.73-74 ; Çelik, s.575 30 Çelik, s.576 ( Yine Çelik makalesinde aynen ; İsviçre ve İngiliz hukukunda mahkeme fesih kararı vermeden önce duruma uygun düşen başka bir çözüm yolunun olup olmadığını araştırmak mecburiyetindedir. ( İBK 36/4; Companies Act 2006 m.996) ABD’de ise pek çok eyalet kanununda mahkemeler feshe göre daha hafif çözüm yollarını uygulama konusunda yetkilendirilmiştir.(Moll, Minority, s.893; American Bar Association, s.47) belirtmiştir.
31 Tekinalp, (Sermaye Ortaklıkları) s.333 ; Çelik, s.576-577 ;
32 Tekinalp, (Sermaye Ortaklıkları) s.333-334


33 11.HD. K.T.:02/06/2014 E:2014/3669 K:2014/10238 (Sinerji Mevzuat E.T.08/06/2015)


34 Çamoğlu, (haklı sebep) s.79 ; Sümer, s.65 ; Çelik, s.582 ; Bilge, s.272-273
35 Çamoğlu, (haklı sebep) s.64 ; Tekinalp, (Fesih) s.322 ; Sümer, s.59 ; Çelik, s.582 ; Bilge, s.272-273
36 Çelik, s.583
37 Aynı görüş için Bkz. Çelik, s.583


38 11 HD. K.T.09/04/2014 , E:2014/141 , K:2014/6951 (Sinerji Mevzuat – E.T.09/06/2015)
39 Aynı örnek boşanma davaları yahut arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshine ilişkin kararlara benzetilebilir. Tarafların boşanmayı mahkemeden talep etmesine rağmen mahkeme boşanma kararı vermeyebilecektir. (TMK)
40 Tekinalp, (Sermaye Ortaklıkları) s.342 ; Çelik, s.586


41 Önen Ergün, İnşai Dava, ANKARA 1981

Yorumlar (0)

Yorum Yaz

E-Posta adresinizi girin ve yorum yazın. * İşaretli alanlar zorunludur.