Eşler arasında boşanma ile birlikte ortaya çıkan sorunlardan birisi de ziynet eşyalarının kimde kalacağı hususudur. Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır. İnceleme konusu bakımındansa ziynet eşyalarını evlilik sebebiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Eşler arasında ziynet eşyaları sebebiyle çıkan anlaşmazlıklar da çoğunlukla düğünde takılan altınların kimin hakkı olduğu bakımından ortaya çıkmaktadır. Bu yazıda ziynet eşyalarını kullanım hakkının kimde olduğu boşanma ile birlikte kimde kalması gerektiği inceleme konusu yapılacaktır.
Düğün merasimi sırasında takılan takılar kadına bağışlanmış sayılır. Bu armağanlar karşılıksız kazandırma niteliğinde olduğundan TMK md.220/b.II gereği kadının kişisel malıdır. Yargıtay da evlilik birliği dolayısıyla kadına hediye edilen ziynet eşyalarının kadının kişisel malı olduğunu kabul etmektedir.
Kim Tarafından Takıldığının Önemi Nedir?
Düğün merasimlerinde gelinin davetlilerinin geline, damadın davetlilerinin damada hediye vermeleri yerleşik bir adet haline gelmiştir. Ancak bunun aksi bir durumla da çoğu bölgede karşılaşılmaktadır. Hatta bazı yörelerde damadın yakın ailesi geline, gelinin yakın ailesi damada hediye vermektedir. Bu sebeple ziynet eşyasının kimin tarafından verildiğinin önemi olup olmadığı sorusu gündeme gelmektedir. Yargıtay tam da bu noktada ‘’Kim tarafından takılırsa takılsın’’ şeklinde bir içtihat geliştirerek sorunu çözmüştür. Bu içtihattan anlaşıldığı üzere kişinin kimin davetlisi olduğuna bakılmaksızın geline verilen ziynet eşyaları kadının kişisel malı olarak kabul edilir.
Bu noktada ortaya çıkan bir diğer sorun damada takılan ziynet eşyalarının damadın kişisel malı mı olduğu hususudur. Yine tam bu noktada Yargıtay’ın geliştirmiş olduğu başka bir içtihat bulunmaktadır. YHGK, 2017/3-140 Es. 2020/240 K, 04.03.2020 tarihli kararında ‘’Eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça ‘kadına özgü ziynet eşyası’ evlilik sırasında kim tarafından ,hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.’’ Bu içtihattan anlaşılacağı üzere evlilik sırasında kadına özgü takılan takılar kadına ait sayılacaktır. Yargıtay’ın kabulüne göre erkeğe takılan erkeğe özgü kemer, saat gibi takılar kadına özgü sayılamayacağından erkeğindir. ‘Kadına özgü’ olmayan ziynet eşyası yani cumhuriyet altını, yarım altın, çeyrek altın gibi ziynetler de erkeğe takıldığında erkeğe ait olacaktır. Erkeğe, kadına özgü bir altın takılmışsa ‘’kolye, küpe’’ gibi bu takılar kadına ait sayılacaktır. Erkek düğünde kendisine takılan takıları evlilik birliği içerisinde kadına verirse bu takılar kadının kişisel malı olarak kabul edilir. Yargıtay, aynı zamanda kime takıldığı tespit edilemeyen takıyı, paylı mülkiyet sayıp eşler arasında paylaştırma yoluna gitmektedir.
Ziynetlerin İadesi Nasıl Gerçekleşir?
Düğün takılarının erkekte bulunması halinde kadın, takılar kişisel eşyası olduğu için kişisel eşyanın iadesi istemiyle dava açabilir. Bu istemde dikkat edilmesi gereken husus iadesi istenilen ziynetlerin; cins, nitelik, ayar, gram, miktar ve değer yönünden ayrı ayrı gösterilmesidir. Düğün takılarının iadesine ilişkin davalar nispi harca tabi olduğu için dava açarken talep edilen ziynet eşyalarının değeri üzerinden belirli miktarda harç yatırılması gerekir.
Kadının ziynet eşyalarının iadesi talebiyle dava açması için boşanma davası açılmasını beklemesine gerek yoktur. Evlilik birliği devam ederken de kadın ziynet eşyalarının iadesini talep edebilir. Zira ziynet eşyalarına ilişkin davalar, boşanma davasının fer’isi niteliğinde değildir.
Ziynet eşyalarının iadesi sebebiyle açılacak olan davalarda, ziynet eşyasının mümkünse aynen; olmadığı takdirde ise bedelinin iadesi talep edilebilir. Düğün takılarının aynen iadesine ilişkin herhangi bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. Çünkü ziynet eşyasının aynen iadesine dair talepler mülkiyet hakkına dayanıp istihkak davası niteliğindedir. Düğün takılarının nakdi olarak iadesine ilişkin talepler ise tazminat niteliğinde taleptir. Bu sebeple ziynet iadesinin nakden iadesine ilişkin talepler bakımından boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi vardır.
Ziynet Davalarında İspat Nasıl Sağlanır?
Takıların iadesine ilişkin davalarda ispat yükü davacı taraftadır. Davacı tarafa öncelikle varlığını, miktarını, cinsini belirttiği ziynetleri ispatla mükelleftir. Bu hususun ispatında, düğün videoları, düğün fotoğrafları, mehir senedi, tanık, yemin gibi deliller kullanılabilir. Bu davalarda davacı, dava konusu olan ziynetlerin erkekte olduğunu da ispatlamalıdır. Bu hususta da yine tanık anlatımları, taraflar arasındaki mesajlaşmalar, banka hesap hareketleri gibi noktalar delil teşkil eder.
Harcanan Ziynetlerin İadesi Gerekir mi?
Düğün takılarının, evliliğin giderleri, düğün masrafları veyahut borçlar için kullanılması günlük hayatta sık sık karşılaşılan bir durumdur. Bu tür durumlarda kadının düğün takılarını alıp alamayacağı önemli bir sorundur. Yargıtay’ın burada belirleyici olarak kıstas aldığı husus ziynetlerin iade edilmek üzere verilip verilmediğidir. Yargıtay içtihatlarında, kadının ziynetleri geri almak üzere verdiği kabul edilir. Bu sebeple bu tarz durumlarda ispat yükü erkek tarafındadır. Erkek, altınların kendisine iade etmemek üzere verildiğini ispat etmek zorundadır. Erkek ispat edemezse, düğün takılarını iade etmekle yükümlü olacaktır.
Olgun Hukuk- Av. Ümit OLGUN
Aile-Miras-Kişiler Hukuku Departmanı
Av. Özge Arık- Av. Hasret Erdem Bacak
Stj. Av. Osman Yasin Bican
DETAYLI BİLGİ İÇİN
TELEFON VE WHATSAPP:+90 (553) 048 68 12
MAİL ADRESİ : olgunhukukburosu@gmail.com
Yorumlar (0)