Hastalar, çok yüksek maliyetli olan ve bu sebeple SGK tarafından karşılanmayan ilaçlarından mahrum kalıyor ve tedavilerini olamıyorlar. Bazı kanser ilaçlarında olduğu gibi ancak dava yoluyla ilaçlara sahip olabiliyor ve tedavilerini olup sağlıklarına kavuşabiliyorlar. Bu yazımızda özellikle kistik fibrozis hastalarının yaşadığı problemin hukuki çözüm yollarını anlatacağız. Öncelikle kistik fibrozis hastalığının ne olduğuna değinelim:
KİSTİK FİBROZİS NEDİR?
Özellikle akciğerler, sindirim sistemi ve vücudun diğer organlarına ciddi hasarlar veren kalıtsal bir hastalıktır. Çocuklar bu hastalıkla doğuyorlar. Hastalık bulaşıcı değil. Mukus, ter ve sindirim sıvısı üreten hücreleri etkiliyor. Vücutta salgılanan bu sıvılar normalde ince ve kaygan bir yapıya sahip, fakat kistik fibrozis hastası insanlarda görülen bir gen bozukluğu; vücuttaki bütün salgıların susuz, yapışkan ve kıvamlı bir dokuda olmasına neden oluyor. Salgılar, kayganlaştırıcı olarak görev yapmak yerine, koyu kıvamlı olmaları nedeniyle özellikle akciğerler ve pankreastaki tüpleri, kanalları ve geçiş yollarını tıkıyor. Bu nedenle enfeksiyonlara ve hasara neden oluyor.
Kistik fibrozis genetik bir hastalık olduğu için maalesef tedavisi bulunmuyor. Ancak günlük bakım gerektiren ciddi bir hastalık olarak biliniyor. Başa çıkılması zor bir hastalık olmasına rağmen hasta bireyler genellikle okula ve işe gidebiliyor. Tıptaki ilerlemeler ile birlikte geçmiş yıllara göre tedavi olanaklarının artması sayesinde, gen düzenleyici mutasyon ilaçları ile hastalığı taşıyanlar günümüzde daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olma imkânını elde edebiliyorlar.
İLAÇLA TEDAVİDE DURUM NASIL?
Özellikle son yıllarda Amerika ve Avrupa’da kullanılan mutasyon ilaçları da denilen ilaçlar; önemli ölçüde hastalara umut oluyor. Fakat bu ilaçların yıllık maliyeti ülkemizde 2,5-3 milyon lirayı buluyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından da bu ilaçlar karşılanmıyor. Maalesef birçok kistik fibrozisli hastanın bu ilaçları karşılamaya maddi imkânları el vermediğinden hastalar ilaçlara sahip olamıyor ve hatta bu hastaların ölümlerine dahi yol açıyor. İlaçları temin etmek için dava açmadan önce başvuru süreçlerinin sonuna kadar kullanılması gerekiyor. Çünkü aksi halde; idari süreç ve prosedür sonuna kadar yürütülmeden doğrudan dava açıldığı için davanın reddedilme ihtimali gündeme gelebiliyor.
Şahıslar tarafından yapılan ilacın geri ödemeye alınması başvurusuna karşı yüksek ihtimalle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından red kararı veriliyor. Anayasa'ya ve insan haklarına açık aykırılığa rağmen SGK tarafından halen birçok ilacın geri ödemesini aynı şekilde yapılmıyor. Ancak hukuk devletinde SGK’nın her kararı mutlak yerine getirilmesi gereken emirler değildir. Böyle durumlarda hukuki yollara başvurmak gerekir.
DAVA SÜRECİ NASIL İŞLER?
Davada dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de ihtiyati tedbir talepli olarak dava açılmaktadır. Zira kistik fibrozis hastalığında her geçen gün hastaların daha da ağırlaşmasına sebep olmakta ve dahi ölümlerine sebep olmaktadır. Açacağınız dava tedbir talepli olduğundan dava henüz sonuçlanmadan hastalar ilaca ulaşabilmektedir. Hakim tedbir talebini kabul etmez ret kararı verir ise itiraz yolu açık olacağından ret kararının iptali için İstinaf Mahkemesine itirazda bulunulması gerekecektir. Mahkeme, ilacın fiyatını, ilaç kullanımının hasta açısından zorunluluk teşkil edip etmeyeceğini araştırarak kararını verecektir.
İLAÇ TEMİN EDİLMESİ SOSYAL- HUKUK DEVLETİNİN BİR GEREĞİDİR.
Buna benzer yöntemle SGK tarafından geri ödeme kapsamında olmayan kanser ilaçları ve diğer ilaçların da ilaca ihtiyacı olan insanlara şifa olacağını unutmamak gerekir. Maalesef ki ilaçların çok yüksek bedelli olması yüzünden gerek Anayasamıza gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olarak SGK tarafından verilen red kararına karşı dava açılması zorunlu hale gelmektedir.
Anayasamızın; “Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu; “ ilkesi ve yaşama hakkı ile ilgili 17. Maddesi olan “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” açıktır.
SGK’nın Anayasa'ya ve en temel hak olan yaşam hakkına aykırı olarak yaşam için zorunlu olan ilaçların bedellerini ödememesi hukuk devleti içerisinde çözümü olabilecek bir durumdur. Ancak SGK'nın ödeme listesinde bulunmayan ilaç giderlerinin dava açılmadan karşılanması ne yazık ki mümkün değildir. Bu nedenle birçok hasta hukuki bir yol olduğunu bilmeden mağdur olmakta ve tedavisini yaptıramamak durumuyla karşı karşıya kalmaktadır. Herkesin yaşam hakkı, sağlık hakkı ve tedavi hakkı vardır. Açılan davada, dava sonucu beklenmeden, gerekli deliller eksiksiz olarak sunulduğunda, talep üzerine tedbir kararı alınması açıklandığı üzere mümkündür. Bu durumda, davanın sonucu beklenmeden ilacın bedeli SGK tarafından karşılanmakta ve tedavinin sürdürülmesi olanaklı hale gelmektedir. Tedbiren ödenen ilaç bedelleri dava sonunda davayı kaybeden taraf üzerinde kalmaktadır.
Tek bir insan; canıyla, kanıyla yaşamı hak eden ve kutsal hayatın içinde var oluşunun bir nedeni bulunan yegâne varlıktır. İnsanları ölüme göndermek değil yaşama çağırmak farz olmalıdır. Atalarımızın anlayışı olan “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışı bizi sosyal devlet yapar ve bu anlayışa uygun yaşayışı sağlamayı zorunlu kılar. Son olarak makalemizi cihan padişahı Sultan Süleyman’ın sözü ile bitirmek istiyoruz:
“Halk içinde mu ’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi”
Olgun Hukuk- Av. Ümit OLGUN
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Departmanı
Av. Hatice ASLAN
DETAYLI BİLGİ İÇİN
TELEFON VE WHATSAPP:+90 (553) 048 68 12
MAİL ADRESİ : olgunhukukburosu@gmail.com
Yorumlar (0)