Türk vatandaşlığı, doğumla yahut sonradan kazanılabilir. Sonradan Türk vatandaşlığının kazanılması yetkili makam kararı, evlat edinilme yahut seçme hakkının kullanılması hallerinde mümkündür. Bu yazımızda evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması hususunda açıklamalarda bulunacağız.
Türk Vatandaşlığı
Vatandaşlık; bireyin devlete bağlılığını kuran ve bireye aidiyet duygusu kazandıran en önemli olgudur. Vatandaşlık bir hak değil bir statü olduğundan kazanılması ve kaybedilmesi, devletin hükümranlık alanına dahildir. Dolayısıyla vatandaşlık için aranan kanuni şartların tamamı en uygun şekilde yerine getirilmiş olsa dahi vatandaşlık kazanımı mutlak değildir. Bu doğrultuda 5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 10/1. Maddesi “(…) Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.” İfadeleriyle devletin takdir yetkisini ortaya koyar. Netice itibariyle, her ne kadar Türk Vatandaşlığının kazanılması “evlenme” yoluyla mümkün olsa da başvuruda bulunanların karşısında “takdir yetkisi” gibi bir engel çıkmaktadır. Önemle ifade etmeliyiz ki, söz konusu takdir yetkisi hiçbir şekilde mutlak değildir. Zira devletin bu husustaki takdir yetkisi, anayasal ilke ve esaslara, hukukun genel ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz. Yazımızın devamında devletin takdir yetkisi ve sınırları detaylı olarak açıklanacaktır.
Evlenme Yoluyla Türk Vatandaşlığının Kazanılma Şartları
Evlilik yoluyla Türk Vatandaşlığının kazanılması için ön koşul, evliliğin 3 yıl boyunca devam etmiş olmasıdır. Buna ek olarak şu 3 şartın da gerçekleşmesi gerekir:
a. Aile Birliği İçerisinde Yaşama: Evlilik birliği içerisinde yaşamadan anlaşılması gereken; eşlerin aile düzenine uygun bir şekilde, evlilikten doğan yükümlülüklerini yerine getirerek aynı çatı altında yaşamasıdır. Buna göre örneğin, aynı çatı altında yaşamayan, aile düzenini ve ortak yaşamı kuramamış resmi evli bireylerin aile birliği içerisinde yaşadığını kabul etmek mümkün değildir. Aile birliğinin oluşup oluşmadığı ise, İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılacak saha araştırmaları sonucunda saptanmaktadır.
b. Evlilik Birliğiyle Bağdaşmayacak Bir Faaliyette Bulunmama: Kanun metninde evlilik birliğiyle bağdaşmayacak faaliyetin ne olduğuna dair herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Ancak Türk Vatandaşlığı Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 28. Maddesi, örnekleme suretiyle “fuhuş ve fuhşa aracılık etmek” faaliyetlerini evlilik birliğiyle bağdaşmayacak faaliyet olarak kabul etmektedir. Bu hususun araştırılması da yine İl Emniyet Müdürlüğüne bırakılmıştır.
c. Milli Güvenlik ve Kamu Düzeni Açısından Engel Teşkil Edecek Bir Hali Bulunmama: Milli güvenlik, toplumun dış etkenlere karşı birlik ve beraberliğini korumayı amaçlarken; kamu düzeni, toplumun kendi içinde birbirine karşı dirlik ve düzenliliğini ihtiva eder. Daha sade anlatımla, milli güvenlik ulusal üstü etkenlere karşı koruma sağlarken; kamu düzeni ulus içinde huzuru bozan etkenlere karşı koruma sağlar. Görüleceği üzere milli güvenlik ve kamu düzeni kavramlarının sınırlarının çizilmesi oldukça zor ve sübjektiftir. Dolayısıyla vatandaşlık başvurusunda bulunan birisinin, kamu düzeni ve milli güvenlik bakımından engel teşkil etmediğinin ispatı da oldukça zordur. Milli güvenlik ve kamu düzeni yönünden değerlendirme de İl Emniyet Müdürlükleri tarafından yapılmaktadır.
d. Müracaat Tarihinden Önce Evliliğin Hala Devam Ediyor Olması: Yukarıda ifade edilen 3 yıl evlilik şartının yerine getirilmesi, süre yönünden şartların sağlanması için yeterli değildir. Evlilik 5 yılda devam etmiş olsa, eğer müracaat tarihinden önce sona ermişse, vatandaşlık başvurusu için gerekli şartlar sağlanmamıştır. Evlilik birliğinin ölüm, boşanma, butlan gibi sebeplerle sona ermesinin hiçbir farklılığı bulunmamaktadır. Buna ek olarak belirtilmelidir ki, müracaat tarihinden sonra şayet Türk Vatandaşı eş vefat etmişse, bu husus vatandaşlık için herhangi bir sorun arz etmez.
e. Herhangi Bir Suçtan Dolayı Yargılamasının Devam Etmemesi yahut Hükümlü/Tutuklu Bulunmaması: Açıklamaya geçmeden önce belirtilmelidir ki, bu şart kanun değil yönetmelik hükmüyle getirilmiştir. Her ne kadar bu durum Anayasa’nın 66. Maddesiyle ortaya konulan “kanunilik” ilkesine ve hukukun genel ilkelerine (normlar hiyerarşisi) aykırılık oluştursa da yönetmelik hükmü olduğu için uygulanmaktadır.
Ancak bu hüküm nedeniyle vatandaşlık başvurusu kabul edilmeyenlerin de Danıştay da yönetmeliğin iptali davası açmak suretiyle ilgili hükmü ortadan kaldırması olasıdır. Özellikle bu gibi iptal davaları derin hukuki nosyon ve bilgi gerektiğinden, mutlaka alanında uzmanlaşmış bir avukat desteği almak gerekir.
Türk Vatandaşlığı Kazanmada İdarenin Takdir Yetkisi
Türk vatandaşlığının kazanılması için tüm şartların sağlanmasına rağmen, başvurunun mutlak bir şekilde olumlu olmayacağını yukarıda açıklamıştık. Bu hususun sebebi, tamamıyla devletin vatandaşlık olgusu üzerindeki takdir yetkisidir. Takdir yetkisinin kaynağı ise devletin unsurlarından birisi olan “vatandaş” üzerinde hükümranlık(egemenlik) yetkisinin bulunmasıdır. Nasıl ki bir özel şirkete iş başvurusu yaparken, şirket sahibine “kendi şirketi, isterse almaz” diye düşünüyorsak; aynı düşüncenin bir görünümü olarak devletin de vatandaşlık olgusunda böyle bir takdir alanı vardır.
Ancak söz konusu takdir yetkisi hukuk devletinde hiçbir surette keyfilik olarak değerlendirilemez. Zira devletin sınırını oluşturan “temel insan hakları”, “hukukun genel ilkeleri” gibi doğal çizgiler bulunmaktadır. Bu sınırlar devleti yasadışı bir örgüt olmaktan çıkarıp, meşru bir yapılanma haline getirir. İşte tam da bu nedenle, devletin takdir yetkisi mutlak olmayıp hukukun genel ilkeleriyle sınırlandırılmaktadır. Aksinin kabulü de devletin meşruiyetini kaybetmesine yol açar. Takdir yetkisi için en önemli sınır 1982 Anayasası’nın 10. Maddesinde yer alan eşitlik ilkesi ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 14. Maddesinde yer alan ayrımcılık yasağıdır. Neticeten devlet, takdir yetkisini kullanırken bu gibi sınırlara uymaya itina göstermelidir.
Sonuç
Kısaca ve özetle; Türk vatandaşlığının kazanılması kanunda çeşitli yollarla mümkün hale getirilmiştir. Bunlardan birisi de evlilik yoludur. Toplumun temelinin aile olduğundan hareketle, kanun koyucu aile birliğinin varlığını, Türk vatandaşlığına entegrasyon sürecinin tamamlandığının göstergesi olarak kabul etmektedir. Bu nedenle alternatif bir yol olarak evlenme suretiyle Türk vatandaşlığının kazanılmasının önü açılmıştır. Evlilik yoluyla Türk Vatandaşlığının kazanılması 5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nda ve Türk Vatandaşlığı Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde ifade edilen şartlara bağlı tutulmuştur. Ancak kanunda aranan şartların yerine getirilmesi vatandaşlığın kazanımı için mutlak bir hak sağlamaz.
Olgun Hukuk- Av. Ümit OLGUN
Tazminat-İdare-Ceza Hukuku Departmanı
Av. Rabia Kıraç
Stj. Av. Mücahit Kaynarca
DETAYLI BİLGİ İÇİN
TELEFON VE WHATSAPP:+90 (553) 048 68 12
MAİL ADRESİ: olgunhukukburosu@gmail.com
Yorumlar (0)